"Göçebe" Özet
-Özettir. Spoiler vardır. İnceleme değildir.
Yazar: Stephenie Meyer
Yayın:
Epsilon
Sayfa
Sayısı: 830
Tür: Bilim-Kurgu, Edebiyat, Fantastik,Roman
Özet:
Uzaydaki bir okulda, yeni
bir eğitmenin ilk kez bir insan içine ruh yerleştirmesi ile başlıyor kitap.
Aslında bu bedenin ruh karşısında güçlü olacağı şimdilik bilinmiyor… Ve aynı
durumla karşı karşıya olup bedene karşı gelemeyen bir avcının başına bela
olacağı…
Göçebe(bedene
yerleştirilen ruh), ilk bedene girdiğinde karşısında şifacı ve avcının
konuşmasına kulak misafiri olmuştu. Avcı, bu bedeni dünyadan yakalamak için
riske girip kızı yaralamıştı. Ama olay aslında tam olarak böyle değildi. Kız
başa bir ruhun bedeninde girip kendini bedeninden kapı dışarı edilmek yerine
ölmeyi tercih etmişti fakat avcı ve ekibi buna izin vermeden kızı yakalamışlardı..
Göçebe
o sırada gözlerini açmakta zorluk çekti. İlk defa bir insan bedenine girmişti,
ömrü çok kısa olan bir canlının bedenine. Artık bu eller bu beden onundu. Oydu.
Avcı ve
şifacı bu kızın belleğinden bazı bilgiler istiyordu. Çünkü insanların
dünyasında içine ruh girmemiş beden yok diye biliniyordu. Tam o sırada Göçebe
kafasında bir ses duydu “başarısız oldum” bu Melaine’nin yani bedenin sahibinin sesiydi
“Onun zihninde iki kişi görüyorum.” dedi Göçebe. İki erkek vardı. Biri kardeşi
olmalıydı ama gerisi bulanıktı.
Göçebe o
gece evine gittiğinde rüyasında Melanie’nin diğer oğlan ile tanışmasını
rüyasında gördü. Büyük bir korkuyla uyandı. Sanki o kız kafasından gitmemişti.
O gece korkuyla geri uyudu.
İlerki
zamanlarda Melanie kızın kafasında konuşmaya başladı. İletişime
geçebiliyorlardı. Bunun için psikolog olan Kathy’nin yanına gidip onun
kafasında hala bulunmasını danıştı. Yakın sürede yok olacağını söyledi ancak
uzun bir süre aradan sonra değişmeyince Avcı’ya haber verdi. Bundan herkes bilgilendirildi.
Göçebe, bu bedendan ayrılıp yeni bir bedene geçecekti. Bu beden de yok
edilecekti. Ama Melanie’nin iletişime geçmeye başlamasının ardından uzun bir
süre olduğu halde o arada da pek anlaşmazlık ile birlikte olsa bile bir dostuk
oluşmuştu. Çok az da olsa…
Göçebe, o
gün araba ile o yere gidecekti. Avcı, ona vardığında orada olacağını
söylemişti. Arabayı sürerken bir yandan da Melanie onu yok etmemesi için ona
neredeyse yalvarıyordu. Ama Göçebe yapılması gereken bu diye düşünüyordu.
Alışveriş yaptıktan sonra ani bir karar ile rotasını değiştirdi. Bu dağlarda
Melanie’nin zihninden kalma birşeyler vardı. Jeb Amca’nın ona yıllar önce
gösterdiği bir şekil. Şu an dağlarda bunları görüyordu. Melanie ile aralarında
geçen birkaç dakikanın ardından Göçebe ikna oldu ve yan arazideki çöle yani o
dağların olduğu yere doğru, erzakları ile yola çıktılar.
Uzun bir
süre kurak çölde dolandılar. Melanie yanıldığını düşünüyordu. Erzaklar
bitmişti. Ve yorgunluktan bitap düşmüşlerdi. Etrafta kimse yoktu.
Tam o sırada susuz ve aç iken gece yarısı bir anda
birisi ona koca bir matarada su verdi. Birkaç matara içtikten sonra etrafına
birsürü insan toplandı.
Bunlar
insanlardı. Ruhlar, Avcılar, Şifacılar ve birçoğu bilmiyordu. Fakat Göçebe de
onlardan biriydi. Onların yerini açık etmeyecek ve onlara zarar vermeyecek olsa
bile.
Melanie ona
su veren adamı tanıyordu. Bu Jeb Amca’ydı. Arkadaki de Maggie hala ve kızı
Charlotte’tı. Eğer onlar burada ise Jamie de orada olmalıydı. Kardeşi’nin
olanları duyması kötü olabilirdi ama Melanie hala buradaydı. Ve Jared…
Etraftakiler Göçebe’ye nefret dolu gözlerle
bakıyordu ve arkada Kyle isimli birisi onu neden öldürmesi gerektiğini Jeb
Amca’ya anlatmaya çalışıyordu. Aslında Jeb Amca bu ruhun yani Göçebenin bir
şekilde Melanie ile iletişime geçip onun emirleri ile buraya geldiğini
düşünüyordu. Ve tam olarak böyleydi.
Etraftakileri ikna edip Göçebe’nin gözlerini
bağladılar ve dev bir mağaraya götürdüler. Onun yeri öğrenirse Avcı’lara
söyleyeciğini düşünüyorlardı. Burada daha da çok insan vardı. Şimdiye kadar
yakalanmadan hayatlarını sürdürebilmişlerdi ve o an Jared’ı gördüler.
Melanie bir anda mucizevi bir şekilde bedenin
konrolunu aldı ve Jared’a doğru koşmaya başladı. Ama o an suratına bir yumruk
yedi.
Göçebeye
kalması için küçük bir mağara odası verilmişti. Ona Jeb Amca yemek getiriyordu.
Burada uzun bir süre kaldı. Bu aralarda da ikizlerin yani Ian ve Kyle’ın
saldırısına uğradı. Ian ona bir kere saldırı yaptıktan sonra bir daha asla
yapmadı. Aksine ona çok iyi davranmaya başladı. Zaman ilerledikçe Jeb Amca onu
ortama alıştırdı ve normal biri gibi zaman içerisinde etraf ile kaynaştırdı. Bu
arada da Jamie’yi gördü. Jamie de onun içinde Melanie’nin yaşadığına
inanıyordu. Ama hala Göçebe bunu onlara söylemiyordu. Çünkü ona inanmayıp
kandırmaya çalışacaklarını düşüneceklerdi.
Bir gün
Göçebe yeni odasında Jamie ile kalırken Jamie ona, gerçekten içinde Melanie’nin
varolmayı sürdürüp sürdürmediğini sordu. Fakat evet onun içinde olduğunu sadece
ona itiraf etti. Ian da onun içinde Melanie’nin olduğuna inanıyordu. Ve Göçebe
ile araları iyi olmaya başladı.
Ama bir
sorun vardı. Melanie ne hissederse onu Göçebe, Göçebe ne hissederse Melanie onu
hissediyordu. Melanie, Jared’dan hoşlanırken Göçebe de ona karşı ilgi
hissediyordu.
Zaman ilerledi
Göçebe birçok kez daha saldırıya uğradı, daha çok kişi Melanie’nin varlığına
inanmaya başladı, en sonunda Jared da olmak üzre. Erzak toplamak için yola
çıktı. Hayatlar kurtardı ve onların arasında bir yeri oldu. Artık oradaki iyi
bir karakterlerden olan Doktor da Göçebe’nin büyük sırrını yani bir insan
ruhunu nasıl çıkarabileceğini en sonunda öğrendi . Göçebe en sonunda kendi
ruhunun artık herkesin nasıl ruh çıkarıldığını bildiğinden dolayı ayrılması
gerektiğini söyledi. Bu bedeni tekrar sahibine vermesi gerektiğini. Onu farklı
bir gezegene yeni bir hayata yollamaları gerektiğini.
Ve
Göçebe’ye diğerlerini çook zor ikna etse de (başta Melanie’yi) son bir karara
varıldı. Onun ruhu başka bir gezegene gidecekti. İşlem yapıldı ve etraf
karardı.
Göçebe gözünü
açtığında parlak bir yerdeydi. Onu istediği gezegene göndermişlerdi. Artık
herşey bitmişti. Burada bir çiçek olarak yıllarca yaşayacaktı. Arkada kalanları
düşünmemeye çalışacak herkesi herşeyi bir kenara bırakacaktı. Ve tam o sırada
ruhunun alındığı odada gözlerini açtı. Onu başka bir bedene koymuşlardı. Ondan
vazgeçmemişlerdi. Kafasını çevirdiğinde Ian “ Seni elime aldım ve o kadar güzel
bir ruhtun ki” dedi. Diğer tarafta da Melaine vardı. Özlem hasret çekmeyecekti.
Tek yapması gereken bu kızıl kızın bedenine alışmaktı.
Göçebe,
Melanie ve diğerleri erzak toplamaya çıktıklarında büyük bir şoku beraberinde
getiren bir grup insan ile karşılaştılar. Onların arasında da bir ruh vardı.
Onun gibi. O gruptan birisi, “Sizler ile iletişime geçebiliriz ancak bizde..”
tam o sırada Göçebeyi gördü ve “ah bakın onlarda da varmış. Güvendesin.” Dedi.
O sırada Göçebe, “Burası tuhaf bir dünya” dedi. Ve
diğer ruh da “ Bütün gezegenlerden daha tuhaf” diyerek onayladı.
N/A/A